TİCARET HUKUKU

İÇTİHAT-1-

YARGITAY 6. Hukuk Dairesi
ESAS: 2015/233
KARAR: 2015/2111
TÜCCAR OLMAYANIN TÜCCAR OLANIN DEFTERLERİNE DAYANMASI.

6100 Sayılı HMK’nun 222/5.maddesi hükmü gereği taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtlarını kabul ettiğini belirtir, ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı ve davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalılar vekili Av. S.. Ö.. ve davacı şirket vekili Av. G..Ö.. geldiler. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davada güvence parasının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece asıl davada 85.000 Dolar alacağa yönelik itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine, birleşen davada verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine, hüküm davalılar vekili ve davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.2002 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı ile kiraya veren Saim Dolar arasında geçmiş dönem kira borçlarının tasfiyesine ilişkin olarak düzenlenen 03.01.2002 tarihli tediye makbuzunda, ayrıca kiracı davacı şirket tarafından 85.000 Dolar güvence parası verildiği yazılmıştır. İcra mahkemesince kiralananın tahliyesine dair verilen kararın icraen infazı sırasında kiralananın anahtarları davacı kiracı tarafından 13.05.2008 tarihinde icra dosyasına teslim edilmiş, kiraya verenler vekilince de 16.05.2008 tarihinde teslim alınmıştır.

Bundan sonra davacı, Sarıyer İcra Müdürlüğü’nün 2008 / 2816 sayılı dosyasında 20.06.2008 tarihinde ve Sarıyer İcra Müdürlüğü’nün 2009 / 774 sayılı dosyasında 12.03.2009 tarihinde davalılar hakkında başlattığı icra takipleri ile, 85.000 Dolar güvence parasının tahsilini talep etmiştir. Davalıların yasal süresi içinde sahte belgeye dayalı olarak yapılan icra takibi dolayısıyla davacı kiracıya borçları olmadığından söz ederek itirazda bulunmaları üzerine, işbu itirazın iptali davaları açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucu, Adli Tıp Kurumu’nca icra takibinde dayanılan tediye belgesindeki imzanın kiraya veren Saim Dolar’a ait olduğunun ve güvence parasının ödendiğine ilişkin ibarenin belgeye sonradan eklendiğine dair yeterli bulgu saptanamadığının belirtilmesi nedeniyle, birleşen davanın derdestlik nedeniyle açılmamış sayılmasına, asıl davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar Dairemizin 20.11.2012 gün ve 2012 / 11822 Esas, 2012 / 15089 Karar sayılı ilamı ile, Adli Tıp Kurumu raporunda belgeye güvence parasının ödendiğine ilişkin ibarenin sonradan eklendiğine dair yeterli bulgu bulunmamakla birlikte, tediye makbuzunun diğer nüshasını içerir dip koçanının gönderilmesi halinde karşılaştırmalı inceleme yapılarak yeniden rapor düzenlenebileceğinin açıklanması karşısında bu konuda araştırma yapılmasına ve davacı kiracı tacir olduğundan ticari defterlerinin incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesine işaretle bozulmuştur. Bozma sonrasında her iki taraf vekili, tediye makbuzunun diğer nüshasının ve dip koçanının kendilerinde olmadığını beyan etmişler, ayrıca davacı vekili 13.05.2014 tarihli oturumda söz konusu belgenin davacının ticari defterlerinde yer almadığını belirtmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 222/5.maddesi hükmü gereği taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtlarını kabul ettiğini belirtir, ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Davalılar vekili de, delil listesinde delil olarak davacı kiracı şirketin ticari defterlerine dayanmış, davacı vekili ise, bu defterleri ibraz etmediği gibi, yargılama sırasında tediye makbuzunun kayıtlarda yer almadığını ikrar etmiştir. İcra takibi sırasında ve davada, varlığı ve geçerliliği itiraza uğrayan 85.000 Dolar gibi yüksek bedelli güvence parasının ödendiğine ilişkin tediye makbuzunun gelir ve giderlerini ticari defterlerinde göstermek zorunda olan davacı kiracı şirketin kayıtlarında bulunmaması düşünülemez. Var olan duruma göre, davacı kiracı takip konusu yaptığı güvence parasını ödediğini kanıtlayamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesine gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğu görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 03/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İÇTİHAT-2-

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/12189

K. 2005/1003

T. 28.1.2005

• KARZ AKTİ ( Banka Havalesi İle Borç Olarak Gönderilen Paranın İade Edilmemesi/İtirazın İptali Talebi – Davacının Dayandığı Dekontlar Davacı İddiasını Kanıtlamaya Yeterli Olmadığı )

• HAVALE ( Borç Ödeme Vasıtası Olduğu – Davacının Dayandığı Dekontlar İtirazın İptali Davasında İddianın Kanıtlanmasına Yeterli Olmadığı )

• İTİRAZIN İPTALİ ( Banka Havalesi İle Borç Olarak Gönderilen Paranın İade Edilmemesi – Davacının Dayandığı Dekontlar Davacı İddiasını Kanıtlamaya Yeterli Olmadığı )

• BANKA DEKONTLARI ( İtirazın İptali Davasında İddianın Kanıtlanmasına Yeterli Olmadığı – Havalenin Borç Ödeme Vasıtası Olduğu )

818/m.306

2004/m.67

ÖZET : Davacı davasını açarken karz hukuki ilişkisine dayanmış ve davalıya banka havalesi ile borç olarak gönderilen paranın kendisine iade edilmediğinden yaptığı icra takibine de itiraz edildiğinden itirazın iptali davasını açmıştır. Havale borç ödeme vasıtasıdır. Öyle olunca davacının dayandığı dekontlar davacı iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıya farklı zamanlarda 3000 DM borç verdiğini, bunun 500 DM.nin iade edildiğini kalan 2500 DM.nin iade edilmediğini, 2500 DM.nin karşılığı olan 1270 Euro’nun tahsili için yaptığı icra takibine davalının itiraz ettiğini bildirip, haksız itirazın iptaline ve %40 inkar tazminatı ve faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne itirazın iptaline, icra inkar Tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasını açarken karz hukuki ilişkisine dayanmış ve davalıya banka havalesi ile borç olarak gönderilen paranın kendisine iade edilmediğinden yaptığı icra takibine de itiraz edildiğinden bu davayı açmıştır.
Davalı, icra takibine yaptığı itirazında gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini bildirmiş, davaya cevap vermemekle de davacı iddiasını inkar etmiştir. Davacının, parayı borç olarak gönderdiğini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Miktar itibariyle ve davalının açık muafakatı olmadığından olayda tanık dinlenemez. DAVACI İDDİASINI İSPAT İÇİN BANKA DEKONTUNA DAYANMAKTADIR. İBRAZ ETTİĞİ DEKONTTA PARANIN KARZ OLARAK GÖNDERİLDİĞİNE DAİR BİR AÇIKLAMA BULUNMAMAKTADIR. HAVALE BORÇ ÖDEME VASITASIDIR. ÖYLE OLUNCA DAVACININ DAYANDIĞI DEKONTLAR DAVACI İDDİASINI KANITLAMAYA YETERLİ DEĞİLDİR. Davacı iddiasını kanıtlayamamış ise de, açıkça dava dilekçesinde vesair delil demek suretiyle yemin delillerine dayandığı anlaşıldığından, Mahkemece davacıya, davalıya yemin teklifi hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sunuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

02-01-2011, 23:10